23 Şubat 2024

bu bir deliliğe methiye

 


Artık burada insan kendisini,( özgürlüğün dejenere olduğu  bir topluluk içinde ) yaşamdan kopuk ve  yabancı hissediyor. hele ki , ingilize etek öptüren liderden , arap eli öpen lider gören devre denk gelen biz.. özgür olmak aslında frei-sein arkadaşların yanında arasında gibi bir anlam taşıyor.freihet ve freund hint Avrupa dilinde de aynı köke sahip.yani insan kendini ancak iyi bir ilişkide iyi bir ilişki içindeki toplumda özgür hisseder..özgürlüğü yalnızlık/yalnız karar almak/ tekilleşme  ile karştırmamak gerek.Çoğu zaman kalabalıklar arasında “Benim burada ne işim var?” kopukluğu, düşünce spektrumunda ivme kazanıyor aynı boşluk hissiyle. Çünkü neoliberal rejimin yönelmiş olduğu tümden yalnızlaşma bizi gerçek anlamda özgür kılmıyor. Kafamda deli sorular ! Birazdan okuyacaklarınız, kendi akışında sürmekte olan normal bi insanın  şu sıralar geldiği  yerinden bir şeyler anlatıp paylaşma ihtiyacından öte birsey değil . bu spritüel Yola bi sapanla fırlatıldığım yer ile varmaya çalıştığım  yerin farklılığı , bilinçli zihnime halen nihai şekilde surecekmiscesine ürkütücü  geliyor. Kim dostoyevski kitabı bitirdikten sonra eski kendisi? Varmı eskisi gibi kendi kalabilen ? Kimselerin  daha önce görmediğini görüp , kimselerin daha önce duymadığını duyan , yaratıcı insanlar vardır. Onlar sezgisel  bir kavrayışa sahiptir.üstelik  sadece ışığın açığa vurduğunu görmez ve  sadece sesin ilettiğini duymazlar.fizyolojinin ve biyolojinin ötesinde berrak bir zihne sahiptirler. kimseyi eleştirmez ve kimseyi övmezler.en azından buradan tanıyabilirsiniz böylelerini .kendinden asla önemli biri gibi yahut bilgi sahibi biri gibi de bahsetmezler.övüldükleri yerde içten içe gülüp, bir kusur bulunursa da sadece susarlar.kendini her türlü arzudan kurtarmış nefretini yalnızca doğaya aykırı olana aktarırlar.güdülerinde daima ölçü mutlaktır. Salt kendine  karşı nöbet halindedir.bilgili biri ile bilge biri arasındaki o incecik çizgiyi anlatabildim mi bilemiyorum. İşte bu, bana göre tam olarak yaratıcılık.bi nevi dünyalarını  tahayyül ediş. karanlığın ışığı mucizeyi hazineyi göze çarpar hale getirdiğine inanırlar.ve hep yalnızdırlar.bu mahkum oldukları  bir durum değil yüzbin defa  bilinçle seçtikleri türden bir inziva . Sürü zihniyetinden, kolektif psikolojiden uzak , bundan  haz alırlar. Tarihe bakın ,  tüm o yaratıcı insanlar, ressamlar, dansçılar, müzik adamları , şairler, hepsinin saygınlığa kalabalıklar arasında insanların odağında olmaya  net şekilde sırt çevirmişlerdir.Belki de  salaş ve bohem hayat tarzı yaşamak dışında seçenekleri yoktu  çünkü yaratıcı olmalarının tek yolu buydu. Deli/dahi bi  yol, sabit, stabil, sıradan ama saygın bir hayatın yan ürünüdür. O yüzyıllardır tartışılıp durulan insanlık, ancak bireyler başkaldırdıklarında , başkaldırıları saygı ile karşılandığı vakit  insanlık insanlar arasında da zühur edecektir.şu bir gerçek ki , Sana hazır verilmeyecek yaşam .sana hazır tepside sunulacak şey "yaşama şekli" olacak.toplum bunu sen doğmadan hazırladı bile.yaşam senin kimse sana vermeden yapmayı öğrenmen gereken şey.kendi  eline bir fener alıp arayıp tarayıp bulup kurmak zorunda olduğun şey.  O sana zorbaca nakşedilmiş kolektif zihni lağvederek, benliğinin  özgür olmasını sağlayabilirsin . kendine  karşı açtığın savaşın ne kaybedeni ne kazananı emin ol ki olmayacak.sana göre olmadığını hissettiğin yerden/şeyden  uzaklaşırken sana rehberlk eden ayaklarına müteşekkir kalabilirsin.dürtü daima anlatır ve genelde hep haklıdır.O zaman düşmeyi uçmaya çevirebilirsin.. Nerde  olacağın,  kader ve irade arasındaki o incecik çizgide. bazi insanların  zihni bence bu dünyada  deliliğe methiye…

10 Ocak 2024

KENDİNİ KUCAKLA

 Değişim kaçınılmazınsa; 

Dönüşüm ödülün.

Kendi sarmalında dönmekse;

Kaybettiğin tüm dengeni yeniden yaratımın .

Değişim;

Akışın sihrinin bir parçası. 

Bazı dönem zihnin reddedse de 

Kareler amigdalanda sağa sola çarparken ,

direnmek istese de ,

Belki bir yamaçtan aşağı inmeyi

Derin sulara dalmayı, ışıkların sönmesini

"Karanlığı" değişimin bir parçası olarak göremeyebilirsin...

Değişimi durdurmaya çalışan benliğin  

illüzyona sarmaşıkmışçasına sarıladabilir.. .

Değişimi kabul etmenin yolunu

Onunla birlikte 

dikiz aynasındaki görsele  kafa tutmakta 

ve 

Akışın  sundukları ile 

hayatın dansına katılmakta

bulabilirsin..

t.d
 

07 Kasım 2023

ve yaş 35 !

 Carl 'ın deyimi ile "kendimizi ne denli önemli sandğımız, evrende ayrıcalıklı olduğumuzu sandığımız güneş ışınlarına asılı duran bir toz zerreciğinin üzerinde , bu soluk mavi noktada , "

çevredeki herkesin eli ile dokunup gözü ile gördüğü değil de , materyalizm karşıtı bir algılama potansiyeli ile gözümü kapayarak baktığımda , bir göz kırpma süresi olan yaşamımın tadı şu sıralar damağımda..
nedensiz ve sepepsiz görünse de , aslıhatında var olan o mutlak nedenin peşindeyim.
daha da tadına varmamın ilhamını verenlerin peşindeyim.! cesaret ateşime odun atanların peşindeyim..
Cahit yolun yarısına 35 derken ,
ben Peşindeyim kendimin !


23 Ekim 2023

Kendi Nöbetin !




 İlerleme kaydeden birinin alameti ,

Olanı biteni 

eleştirmemesi,

övmemesi,

suçlamaması

yahut

savunmaya geçmemesidir...

basamak bsamak 

frekans atlayan kişi 

yukarılarda 

''yalnızlaştım!! zannına düşer...

Halbuki diğerleri alt basamaklarda kalmıştır.

Mesafe olmadan gizemin olmayacağı gibi,

gizem noksanlığı ise ;

Herşeyi 

daha da bi,

eğlenilebilir ve kolay tüketilebilir kılar..

seni ilgilendirmeyen bir düş 

zihin kıvrımlarında geziyor 

olmayacak..

Ve bilmelisinki,

düşten yoksun bir ruh 

uzay boşluğunda asılı kalmış

bi zibil ya da 

bi kırıntıdan öteye geçemeyecek..

sanki kendin için pusuya yatmış bir 

düşmanmışsın gibi 

kendine karşı 

nöbetini tutmadıkça 

Olmayacaksın .

T.D




21 Mayıs 2023

herkes kendi şifresini bulsun

 


Öz keşif hayat boyu devam eden birşey.özgürkeşmek için yazmali bence insan.herkesin özgürlük tanımı bambaşkadır.ama kendin olman hayatta yolunu bulmanın birkaç yolu var.gördüklerinin ötesinde aslında tüm tanım rol sıfat ve etiketleri kaldırınca aslında kimsin? Ve viZyonun ve tutkun ne? Bu soruları duymaya ihtiyacı olanlar olabilir.Yanıt bulmaktan çok soruyu sormak değerli. Bir kez sorduk mu yanıt zaman içinde belirginleşiyor, parça parça, yol sisler içinden yavaş yavaş beliriyor. sen kendi ilmini bul.ben hersabah yazarak dönüşmeye başlayalı çok şey değişti.sen de her sabah içinden geçenleri, varmaya çalıştıklarını yaz . Son birkaç yılın , yaşam algılarının büyük değişim yaşandığı, bu dönüşüme artık karşı koyamadığımız, yeni hayat düzenlerine adım attığımız bir dönem bence herkes için.ya kabuğunuzda ağlayacaksınız.ya da çıkıp gözümüzden yaş gelene kadar yaşayacaksınız.

zihinle değil sezgiyle birkaç satır yazmak bence daha değerli. Çünkü kağıda dökülen aklımızdan geçenden farklı oluyor. Hatta bazen şaşırtıyo 🙄. Neden derseniz zihin bildiği paternlerle sınırlı düşünürken sezgi gerçekleri söylüyor. Düşünmeden yazın derim, bakalım siz nası delirceksiniz.
Benim hayat hikayem değişim üzerine kurulu tanıyanlar bilir.çok dünyalara dalıp çıkmışlığım var Hayatımın uzun dönemlerini adımlarımı öngöremeden sisler içinde geçirdim. Bu kadar basit soruları 34 yaşına kadar kendime hiç sormamışım. hedeflerim olmuştu tabii ama ben sadece anne olmak için doğduğunu zannedenlerdendim.kendimizi anladıkça yol netleşiyor. Sürprizleri, neler olacağını bilemeyiz ama amacımız, ne istediğimiz net olursa kendimize doğru yol alabiliriz, rüzgarlara kapılmak yerine belki de.Maya Angelou (her kimse artık 🙄)demiş ki ; iyi olduğunu anladğın an dışarı çık ve bir başkasını iyileştir ✌🏼 haydi son sözüm 2. Turda bitirelim 🙏 Dünya karmaşık bir yer ve bazen çıkarlar, hedefler değerlerin önüne geçebiliyor. Ama evrensel bir gerçek var ki yalnızca değerler kalıcı. İnsanlar, statükolar, durumlar, olaylar, her şey geçer, değerler kalır. Gerçek gibi, sevgi, anlayış, hoşgörü, adalet gibi. Sadece bugünün politik iklimi için söylemiyorum bunu, hayatlarımızda da. Durumlar, olaylar, insanlar, hatta tüm kalbimizle peşinden koştuğumuz o büyük hedefler gider, gerçekler kalır. Ve insan doğasına dair şunu biliyoruz, insan sonunda daima iyiyi seçer, bilinçli olarak yapmasa da bunu. Gerçek şu, sonunda her şey çok güzel olacak, tabii ki öyle olacak, hepimiz gerçeği, güzel yaşamayı hak ediyoruz çünkü. Tarih geri gitmez asla, hep ileri gider. İnsan da öyle. Bilinç de öyle. Hayat da öyle. Ruh da öyle. Zaman her şeyi gerektiği gibi ve olması gereken zamanda yoğurur.kimin dediğini bilmiyrm ama bir yere not almışım bunu.evrenin ahlaki kavisi uzundur ama sonunda mutlaka adalete doğru eğilir♥️ vaow.


ya 2.turda bitirelim ya da domatesler lezzetlensin

 Bu sabah otobüste sonuna geldiğim nihan Kaya'nın iyi toplum yoktur kitabında şu paragraf tüm gün içime işledi. "Kadınlar yüzyıllarca, sadece hizmetçilik ettikleri zaman kabul gördüklerini ta içlerinde duymadılar mı, ve bunu onlara en derinden, ilk aşılayan kişi de anneleri değil miydi?”İçimde sadece tüm kadınlar için acı hissettim tüm gün.neyse Bazen sadece çukolata ve gün batımı ışığı herşeyi hallediyor.en azından benim için serotonin endorfin dopamin ve oksitosin böyle de salgılanabiliyor.siz de kendi şifrenizi bulun.Yabancılaşmayı yalnızlığı, her tür yetersizliği değersizlik hissini, gelecek kaygısını onu bunu şunu artık hayatın bir parçası değil de eksiklik görmeye devam etmesek sanki bi ilerleme kaydedeceğiz.

Batı modern sanatı buldu Netfiliksi buldu video oyununu buldu Yıldız savaşlarından Orta Dünyaya türlü atraksiyon yarattı bunlarla baş etmek için, biz orta doğu napıyoruz? hala var olan hastalığı gösterme peşindeyiz.Ne tedavi ediyor ne ağrıyı kesiyoruz.tüm bu dertlerden kaçış kapitalizmin bir oyunu, egemen sınıfı, kültür hegomonyasıydı falandı filandı tüm leş çağın farkındayım biliyorum ama artık bilmek istemiyorum.
Ataerkil toplum mu var geçim sıkıntısı mı var eski domateslerin tadı mı yok? Yoksa kekikle lezzetlenirmi.Yakalım yıkalım gerekirse ama hikaye anlatıp hikaye dinlemeyelim artıkkk!!Latincede bir mefhum var.Per aspera ad astra.zorlukların içinden yıldızlara doğru uzanmak anlamında.Bu söz, insanın umut etmekten ve çabalamaktan asla vazgeçmemesine eşdeğer.Çünkü her engel kendi sırrı ve mucizesi ile birlikte gelir. Her engelin ardında yeni bir eşik, yeni bir devran vardır.ama tek şart.berrak bir zihin !kendi aydınlamanız dünyaya sunabileceğşniz en değerli hizmettir.bi kadının hayallerine adım adım her geçen gün yaklaşması hazzın dibi değil de ne? Son söz 2. Turda bitirelim ! 

19 Şubat 2023

carl sagan özetliyor

 ülkemin , elini verenin kolunu kaptırıp akabinde bütününü kurtaramadğı emperyalist çarkın neresinde olduğunu her markete girdiğimde kasada acil olmayan ürünleri ayıklarken her düşündüğümde neden ülkede herkesin üç maymunu oynadığını merak ede ede yaşlanıyorum. amerikalı astronom, gezegen bilimcisi, kozmolog, astrofizikçi, astrobiyologg Ccarl Sagan ise şu paragrafıyla içinde bulunduğumuz girdabı ÖZETLİYOR."tarihin bize öğrettiği acı gerçeklerden biri şudur;

eğer yeterince uzun süre kandırılır, aldatılır, kafeslenirsek; kandırıldığımıza, aldatıldığımıza, kafeslendiğimize dair kanıtları görmezden gelme eğilimi gösteririz. artık gerçeklerin açığa çıkmasıyla ilgilenmez oluruz. aldatılış bizi ele geçirir. çünkü basitçe aldatılmış olmayı kabullenmek fazlasıyla acı vericidir ve bunu kendimize bile itiraf edemeyiz.
bir kere bir şarlatana üzerinizde özgürce kullanabileceği gücü ve yetkiyi verirseniz, büyük ihtimalle o güç ve yetkiyi bir daha asla ondan geri alma fırsatınız olmaz." İki elimizin arasında başımız , şimdi deli gönül düşünsün biz neyin çarkındayız..???

bu devrin adı ne ?

 Kendine döncüler, ben diyceksinciler, kendine hak verciler, kendini çok sevciler, sen sen sen en mükemmelsinciler, özsaygı profesörleri, şefkat sadece kendine olmalıcılar, anne baba suçlayıcılar, çocuğuna kaşını çatma travma kalırcılar , arabesk takıntılarla şimdiki aptallıklarını çocukluk travmalarına sığrıdırıcılar...bla bla bla..kötü hissetmenin günah sayılabildiği bir duygu durumuna evrilen , kişisel mutluluk denen olgunun fetiş sayılacak bir takıntı olduğu bu devrin adını, benim bedenim doğada bir takım mineraller parçası olup solucanların bağırsaklarında toprak olduktan kaç yüzyıl sonra koyacaklar????

john berger kalbinden

 Her gün daha kırmızı

armut ağaçlarının yaprakları.
Söyle nedir kanayan.
Yaz olamaz
yaz erken bitti.
Köy olamaz
köy yolda giderken sarhoş olsa bile
yere düşmedi.
Kalbim olamaz
çünkü kalbim öküzgözü çiçeğinden
fazla kanamıyor artık.
Kimse ölmedi bu ay
ne de şanslıydı kimse yabancı bir ülkede
çalışma izni alacak kadar.
Çorbayla doyuruyoruz karnımızı
samanlıkta yatıyoruz.
Kasımda olağan sayma dışında
intiharı düşünen yok.
Söyle bana kanayan ne
sen, gözleri karanlıkta gören.
Kâr uğruna
kolu bacağı kesilen dünya
kanıyor
kan deryası sokaklarda.

John Berger
1983

sürüden olmayınca bozuk sayılanlar


 Her gün e-posta kutuma düşen dünya haberlerini okuya okuya , şok ola ola asıl korkutucu olanı kaçırıyorum bence.oda şu; giderek güvencesiz, yersiz yurtsuz ve geleceksiz kaldığımız bir devirde, dünya ve sistem karşısındaki savunmasızlığımızı telafi etmek için daha fazla kendimize odaklandık bence . Hatta hiç olmadığı kadar dünyaya bireyin ya da benliğin göz hizasından göz hapsine almışız ve neredeyse patolojik düzeyde kendimize ihtimam gösteriyoruz. Psikoloji artık polyannacılık suratları ile dolu bu düzende sürekli kontrol edilmesi gereken sürekli bir şey haline geldi. Savunmasız kaldığımız için kendi küçük dünyamızı tamamen psikolojikleştirerek sürekli tetikte bekler bulmaya başladm kendimi. Mutluluk artık tek tık ile satılan bir şeye dönüştü ve artık sapkınca takıntı haline geldi. Bireyin ya da benliğin bencilce merkezde olduğu kültürel kodlar da kendisiyle beraber çeşitli mecburiyetleri emreder oldu bee .mutlu ol, kendine güven, kendini sev, sen sen muhteşemsin.negatiflikten uzaklaş ve pozitif ol. Artık gıcık olduğum şey bu pozitiflik. belki de surat asmanın sağlıklı zihin belirtisi sayılması gereken bir çağda Demoklesin kılıcı gibi tepemde duruyor mübarek.

Bu mecbur kadlğımz pozitiflik anlatısı bir dayatmaya halini aldı. Fransanın bangladeşe yaptığı kurbağa stratejisi gibi.Hayatı pozitif negatif gibi sığ ikiliklere sıkıştırıp ilişkilerimizi tek boyutlu değerlendirmelere hapsedebiliyoruz. Kadın pozitif AA 10 puan. Adam suratı asık kaç kaç.Bu durum bir çeşit empatiden uzak bence. Etrafımızdaki insanlardan sürekli pozitif olmalarını beklemek, bunu standart bir talep olarak sunmak, bencilce bir ilişkilenmeyi ortaya çıkarıyor. Yani bana hizmet et diyorsun ! Karşımızdaki kişinin sanki bizden ayrı bir hayatı ya da senden gayrı ruhu ve en önemlisi çocukluğu yokmuş gibi.bence Hepimiz kendi çocukluğumuzun tanrısıyız.ben ne perde ne halı ne bla bla cix fiyakalı bir görsel şölen ritminde olamadım hiçbir yaşımda. Beni şuan tüm tiyatrolara gidemediğim , tüm coğrafyayı gezemedğm, tüm göllerde yüzemediğim zamansızlık, tüm seminerlere gidememek, tüm kitapları alamadğm , tüm müzeleri gesemedğm , bu servet eşitsizliği bozdu. Ya da ben sürüden olmayınca bozuk addedildim.

Parlamak için uğraşmadığın zaman parlıyorsun.

 


Biliyorum Çok takıldım ben bu "ben ben ben "çağına .ama takıldım bir defa.işin içinden çıkana dek de baya kağıt harcayacağım sanırım.Son yıllarda özşefkatin gözde bir konu olmasına şaşırmayız hiçbirimiz.Hepimiz gittikçe çoklaşan tuhaf standartların altında enkaza döndüğümüzü hissediyoruz.ama kaçımız kendine itiraf eder bilemem.
Sadece gerçek hayatta değil, sosyal ağlarda da binlerce kişinin yargısı altındayız.mesela kocanla ciciş fotolar atıp durmazsan modaya uymamış oluyorsun.bi cafeden filtreli foto atmazsan da.Gelişmiş ülkelerde bile depresyon oranı artıyor.Herkes en iyi halini paylaşıyor. Her yer mükemmel ebeveynlerle, mükemmel eşlerle, mükemmel çalışanlarla, mükemmellerler dolu. Ama hiçbir yerde huzur yok.Kendi içinde çatışmaları olan ama yavrusunun temel ihtiyaçlarını gideren bir ebeveyn yeterince iyidir diyordu biri biryerde.(bilirsiniz söyleyeni unuturum ama beynime nakşolanı unutmam 🤭)Ama ebeveyn, mükemmel olmadığı için panik olursa, elindekini de yitirir.Aynısı, sıradan hayatımız için de geçerlidir.Kendimizi parlamak zorunda hissediyoruz.Parlamayınca da değersiz olduğumuza inanıyoruz.
Kişi, bu b.ktan dünyayı gerçek haliyle gördüğünde, ulaşamadıklarından dolayı kendisiyle kavga etmeyi bırakır ve kusurlarına daha anaç ve şefkatli yaklaşır.Böyle bir şefkat , o gösterişsiz parıltıyı yaratır aslında.ahaaa bingo şifre bu💡.Buda’nın isimlerinden biri de ışıl ışıl parlayan demekmiş.bu Bi çelişki değildir aslına bakarsan.Parlamak için uğraşmadığı için parlayabilmiş.bakış açısına bak .parlamak için çaba vermediği için parıl parıl parlayangiller ..heyuuu ? nerdesiniz? Derneğinize üye olmaya talibim..

20 Eylül 2022

Dünya artık bizim tek hissedarımız

 sizin de işe giderken kafanıza habire kuş tüyü düşüyor mu yoksa bende mi var bi tuhaflık 🙄 bir habere waaooww dedim bu sabah . arkadaşları için dağcılık malzemeleri yapmak için çıktığı yolculukta Patagonia markasını kuran ve 10 ülkede halen satışına devam eden Yvon Chouinard isimli iş adamı 3 milyar dolar değerindeki şirketini iklim kriziyle mücadeleye odaklanmış iki vakfa Dünya artık bizim tek hissedarımız diyerek devretmiş.sizce de slogan şahane değil mi? bi hikayesi var mutlaka ve ben her otu b.ku merak eden tuğçe olarak bu sabah da buna merak saldım.Yvon Chouinard gezegen aşığı mı ne ?bu radikal kararı nası aldı acaba?bazı dönüm noktaları var ki, bizi biz yapacak olan o kararı almak zorundayız, yani soru ve seçim hep var. Gerçeğimizin sınırları, seçimlerimizin bedelleri var. tahlil edip elekten geçirip o karar varabilmek için anamızdan emdiğimiz sütün burnumuzdan geldiği de oluyor 🤣🤣..Her istediğimizi yapamıyoruz. E Olabilir. İnsanız be deniyoruz, (tek şart vicdanen temiz çıkabilmek her deneyimden) deneyimliyoruz ve ancak böyle öğreniyoruz. amaa biz nasip kader sandığımız kafeste sustukça kimse kapıyı bize açmayacak, vazgeçtiğimiz ihtimaller üstümüze , hani o 0,05 saniyede verdiğin kararlarla kapanacak.⁣Soru sormak ve seçim yapmak o yakıcı etkisi olan gerçekle yüzleşme samimiyeti, aslıhatında öznel irademizin farkında olma becerisidir. Özgür ve spesifik bir şekilde hayata dahil olma uğraşısıdır. Soru sormak, sorun çıkarmak değil de haklı bi merak ediştir. Seçim yapmaksa, bencillik değil; fıtratını ifade etmektir. (sen , bu dünyada her ne isen , onu ilan ediyorsun seçimle ) Özgürlük salt bir karara evet ya da hayır demek değildir.bu denli sığ bakılamaz , bakılmamalı.yani bence bakmayalım please.🤟


19 Eylül 2022

Birleşik Krallık Kraliçe 2. Elizabeth'i son yolculuğu


 bugün Birleşik Krallık Kraliçe 2. Elizabeth'i son yolculuğuna uğurluyor.ülkede hayat durmuş vaziyette..alışverişler marketler restoran cafeler kapalı.hastanelerde randevular dahi ertelendi

.törene yaklaşık 8 milyon sterlin harcanmış.bir yanda da tesettür kuralına uymadığı için dövülerek öldürülen Mahsa Amini .bir yanda da bir uyanış manifestosu olarak gördüğüm antalyada Atatürk heykeli önünde adalet aramaya başlayan iranlılar.son günlerde arayan herkes sesin bi tuhaf der oldu.bnde yeni uyandm diyorm.çünkü evet fizyolojik olmasa da metoforik olarak uzun bi uykudan yeni uyandım.doğuda karsta yaşamış bir filozof sprütiel öğretmeni yeni okudum geçenlerde ismi Gürciyev .bu adam ''seni uyutmuş olan sistemi kullanarak uyanamazsın'' diyor. duyduğum an hayat boyu unutmayacağım bi bakış açısı yakaladığım kesin.ben gelişerek değişimin peşindeyim.hem de , Farkında olmadığım neden-sonuç ilişkileri yüzünden insanları ve olayları doğalarından farklı değerlendirdiğimi fark ettiğim günden bu yana.Bu yüzden beklentilerimle dışarıdaki gerçeklik arasında muazzam bir fark oluşmuş meğer.eğitimin zirvesinde buldum kendimi sudan çıkmış balık olmak yerine.işte o farklılıklardan dolayı da hayal kırıklığına uğrayıp, öfke duyup, suçlayıp ve acı çekiyoruz.Oysa, sen ben o bu şu herkes dahil, her şey zorunlu doğasına uygun hareket ediyordu zaten.kendi sığ merceğimden kurtulup hayatı olduğu gibi görmek, anlamak ve kabullenmek istiyorum.Çünkü salt bu şekilde hepinizin baktığı gibi baktığım vakit ona uyum sağlayabilir, gereksiz sancılardan kurtulabilirim.aradığım bir mertebe bir konum bir ulaşmam gereken yaşam şekli değil .ulaşmak istediğim şey bir nevi ferahlık hali .Asıl bilgelik, gerçekliği ne zaman kendi isteklerimize göre şekillendirebileceğimizi, değiştirilemeyecek olanı ise ne zaman sükunetle kabulleneceğimizi bilmek gibi geliyor bana şuan.Duygu, düşünce ve eylemlerimizin taa miniminnacıkken yetiştirilme tarzımızdan tutun da , o gün aldığımız şeker miktarına kadar irili ufaklı binlerce neden sonuç ilişkisi neticesinde belirleniyorsa şayet , ee o halde sorumluluğun Tümünü üstlenmek zorunda değiliz.o halde şimdi ferahlama zamanı..

16 Temmuz 2022

Bindiler de çektiler gittiler, o iyi insanlar, o dünya güzeli atlara?

 

bu sabah otobüse yetişmeye çalışırken havadan kuş tüyü süzüldü başıma saçlarımın  arasında n aldım ve uçsuz bucaksız havaya baktım..hiçim lan dedim kainatta ben .sakla tuğçe bu tüyü dedim içimden..telfn kabımın arkasına yerleştirdim baktıkça hiçliğimi hatırlmak uğruna...nasaya 10 milyar dolara mal olan webb teleskobu ilk görsellerini  yayınladığı geçtiğmmiz gün bizimde bekçilerimizin aldığı zamlı yeni maaşlarını öğrendiğimiz aynı gündü nası bi tesadüftü onu da  hatırladım.  

13 ,8 milyar yıl evvelki büyük patlamadan  kısa bir süre sonra gelen ışığı gösteriyor.bizse yaşam ışığı arar olduk cennet vatanımızda.adalet ışığı arar olduk .1999 da adil yargılanma istiyorum diyerek AİHM ye başvuran ve yine 2002 de milletvejkili olak için sicil kaydının silinmesini talep eden  kişi ile , 20 senedir sürekli sandıktan daha çok oyla “kazanarak” çıkan, liyakatten upuzak şekilde Her seçimde gücünü daha da artırıp,  yerleşmedik köşe bucak bırakmayan bir iktidar lideri aynı kişi.., bugün 14 temmuz tarihiyle balıkesirin bi ilçesinde 3ü kız 4ü erkek 7 çocuğa taciz ettiği kesinleşen bir din görevlisi birkaç dava sonrası şartlı tahliyeden evine dönecektir..adalet ışığı ararken biz webb uzayın  derinliklerindeki ışığı arakoysun..biz bu bayram on kat yorgunduk.. elalem hapishanesine çocuklarını bizde kurban kestik dedirtmek için , tarihin en yüksek enflasyon kriz devrinde tarihte en çok kar eden bankalardan kredi çekerek kesilen kurbanlıklar bayramı idi...sağım solum yorgun insanlarla dolu.Haber yorgunu, siyaset yorgunu, kutuplaşma yorgunu, geçim sıkıntısı yorgunu, işsizlik yorgunu, polemik yorgunu…adalet ışığı ararken biz webb 13 milyar küsür yıl evvelki ışığı arayakoysun..Her gün katledilen kadınlar, doktorlar, avukatlar…biz karanlığa kaldık..kendi türünden korktuğumuz  bu çağda ülkenin en vasat  zamanına denk gelmenin vehameti gitmiyr üzerimizden.Adaleti, kardeşliği, helalinden tek maaşla geçinen orta sınıf olma şerefini, çalışarak başarmayı önceleyen bir değer sistemini, yaratıcı ve özgür düşünen  kadınlarını, gençlerini, ne tesadüftürki son 20 senedir 9 kez zeytinliklerin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetleri uğruna yasa değşikliğine gidilen o harikulade doğasını ve neşesini kaybetmiş bir ülke var elimizde.bu ülke artık kanunlara uymayanar için değil bilakis uyanlar için saygılı insanlar için ahlaklı insanlar için tehlikeli bir yer..yaşar kemal  seneler evvel bugünümüze özet geçmiş..Bindiler de çektiler gittiler, o iyi insanlar, o dünya güzeli atlara? O yiğitler, o her birisi kaplan örneği şahinler, o ceren gibi atlara bindiler de başlarını aldılar gittiler. Bir daha, bir daha hiç gelmeyecekler. Hiç, hiç, hiç! Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık. Şu dünyanın yaşaması müşkül hal ilen. Bin iyiyi bir kötüye kul eden?...


03 Şubat 2022

kış uykusu

 


Kıskançlık denen algı ne ruhumun bir taraflarında ne de beynimin hiçbir nöronunda yoktur ama imrenmek denen kavram her daim vardı bende .ne bileyim elbette yüzde yüz emin değilim hiçbir huyumun sürekliliğinden ama en azından kendimi bildim bileli şu yaşıma dek böyle tanımlıyorum kendimi.fakat şu kış uykusundan yeni uyanmış  kaplumbağayı hem kıskandım hem imrendim. Bende  istiyorum kış uykusuna yatmak. Uyandığımda her şey geçmiş olsa mesela?? Çok mu ütopik bu dönemin bir  anda yok olmasını isteyişim? Kış uykusuna yatma gereksinimleri besin bulamayacakları için bi süreliğine ortalıktan yok olmak. Ulan nerden bilirdim böyle bir evrimsel özelliğe 21. yy da imreneceğimi şaka gibi .bi anda mı oldu bu günler? Elbette hayır. İlmek ilmek ördüler bu günleri. Bu ülke kurtuluş savaşından çıktığında dahi  böyle bi eksi bakiyeli rezerv eksiye düşmüş hazine  görmemiş. yok araştırın yok.. yok.. eksi 56 küsür milyar   liralardayız hazinede..eksi..resmi kaynakların yazdığı rakam bu evet.ben en normal vatandaş  iken,  bu bariz bilgiye en aciz ulaşacak olan herhangi bi vatandaş  iken ulaşıyorum.hiçbirşey değilim..ama aklım almıyor hiçbirşey olmadığım halde..sosyal medya doğalgaz elektik faturaları ile  ağlayan  esnaf isyanları  ile dolu..vergisini çatır çatır ödeyen esnaf elini eteğini ticaretten çekedursun kafasını kumdan çıkarması gereken at gözlüklülere akıl fikir diliyorum aladdinin içinden çıkacak olan cinden..bugünler  en aklımızın ufkumuzun güzel baktığı gençlik yıllarımıza denk gelişine küfür serbest mi peki? Nereden bilirdik 10 yaşındaki çocukların aralarında  ekonomiden bahsedeceğini.. Salatalıkta 25 tl göreceğimizi nereden bilirdik?biber 30 tl olacak ve  menemen dahi lüks olacak nereden bilirdik..neyse fazla didik didik ayrıntıya girmeyeyim..girecek olursak sarımsaktan kabağa  frontal loblarıma kaydolmuş  ezberimdeki  tüm korkunç  fiyatları sıralayacağım..asıl konuya dönecek olursak pandemik bunalımları n hemen  akabinde  tüik in yalancılığıyla düşük gösterilen ; fakat,  ziiiirvelere ulaşan  enflasyondaki çıkışları bi kenara koyarsak , geçtiğimiz günlerde  idlib sığınma kamplarında iki bebek donarak ölmüş..doyasıya alışveriş yapamamanın utancı  sizin de kanınıza  aktı mı bu haberle .aksa kaç yazar  yahut ne değişir ki ?suriyede  bu kriz  başlayalı 11 sene oldu. basit çözümlerle önleneblir  bu trajik ölüm kürenin işleyişi ve  kapitalist düzen mahkumiyetinin  devam etmesi için savaşların kanıksanmış bi parçasımı şimdi bu hikaye? Dört bi tarafında insanoğlu kaynaklı hakim olmuş olan eşitsizliği kanıksayan yine aynı insanoğlu.çocuğuma matematik çalıştırmak için baskı yapmak ne haddime şimdi madem ki beynimi yiyen cevapsız sorular hakim iken aynı beyne? Daha da mühimi türkçe öldü diyerek imam hatip okullarında türkçe konuşmanın yasaklanıp sadece arapça konuşulmasını isteyen , senelerce ensar vakfı için çalışmış  olan nazif yılmaz, milli eğitim bakan yardımcısı olarak atanmışken benim çocuğum okul kurs özel ders arasında mekik dokuyor..aklım almıyor.. devlet eliyle, devletin kaynaklarıyla, devletin eğitim kurumunda türkçeyi yasaklamak nası bi hak görülüş bu bakana?aklım almıyor.. bu eğitim organizasyonu hiçbirşey öğretemediği gibi arapçada öğretemeyebilir. endüstri meslek elektrik mezunu nasıl ampül değiştiremeyecek kadar olaydan uzaksa, buna ilaveten  daha imam hatiplerin hızla deizme doğru kaymasını engelleyemiyorken bu Türkçe ve  türkiye cumhuriyeti  düşmanlığı barındıran  dil kavgalarını aklım almıyor.. bir tecavüz davası için ‘’küçüğünde rızası vardı ‘’ maaşını vergilerimizle alan bir milletvekilinin yorumudur.şimdi ise yine yeniden adalet bakanı..ADALET..bu ülkedeki herhangi bir kız babası bu yorumun sahibinden  nefret etmiyorsa tek hücreli beyne falan sahiptir diye düşünmekteyim..aklım almıyor nası terör örgütü ilan edilenleri aşkla sevgi ve saygıyla ekranlarda anabiliyor ve bakan oluyo???..sizin aklınız alıyorsa ne ala ..kurutsun kökünden şu eşitsizliği, adaletsizliği, cehaleti, varsa elinden gelen ..kendi değerini ne başkalarının gözünde ne de sorumlusu olmadığımız çirkin siyasetin bozguna uğrattığı düzensizlikte aramadan, kendi barkodunu kendisinin yarattığı, tüm evreni kendi içinde bulabileceği coğrafyalara ayaklarının kendilerini sürükleyeceği ve tutkusunun peşinden gitmesine izin vermeyeceği parmaklaıklar ardında hapsettiği dünyanın içinde değil de, boşlukta dönüp duran bu mavi topçuğun ,  onların içinde yaşayacak kadar algıları açık  olsun çocuklarımızın... çok mu şey istemiş oluyorum lambadan çıkacak olan cinden? eh bana da deniz kokusunu ciğerime çekebileceğim bi coğrafyada bi karavan hiç fena olmazdı hani .şimdiden merci..

 


29 Ocak 2022

uyanış

Bu sabah kafamda deli sorularla otobüs beklemekteydim ki, ülkemde bir sabah yine kutu kutu pense oynanmış vee adalet bakanımızın değiştiğini öğrendim . Zamanında cinsel istismar suçunda mağdurla failin evlenmesi durumunda cezayı ortadan kaldıran yasayla ilgili skandal bir açıklama yaparak, çocuğa tecavüzü "küçüğün rızası" diye savunan yeni bakanımız..zamanında şimdinin teör örgütlerini bu ülkenin en büyük değeridir diye savunan yeni adalet bakanımız ..hoşgeldin! affını isteyerek giden bir bakan var tabii birde tabloda..o da , yeni bir af döneminde yeni af kararlarının altında imzasının olmasını istemiyor olabilir..her neyse..gece boyu beynimde dünyanın bebekliği vardı. beni züccaciye dükkanında kuyruğuna hortumuna sahip çıkamayan bi file dönüştürürdü, çoook küçük toy bi  anneyken, nası geleceğini bilemediğim o "nası sorular gelecek? ve ben nası yanıtlayacağım nası ruhunu doyuracağım" kaygısı.. hatırlamıyorum nası doyurduğumu ruhunu..hatta daha feleketi sağlamasını yapamıyorum doyurup doyuramadığımı..tek bildiğim eşitliği savunan bir kalp taşıdığı..üşüyen insan kalmayana dek, aç uyuyan herhangi bi canlı kalmayana dek ,  bir tek çocuk fiziken/ruhen şiddete maruz kalmayana dek,  çöp toplayan bir evlat kalmayana dek  bu gezegen düzeni  ile didişebilecek gücü taşıyan bi kalp taşıdığı.E peki ben neresindeydim  bu 13 senenin? tek parça çıkabildiğime sevindiğim  bi hikaye bırakınca arkada  yeni bir level atlıdığımı  farketiğim yeni çağımda , bana kaşını çatacak insana dahi tahammülüm yok ! geçmişim için pişmanlık, glecek için ise endişe duymaktan , bir tek antidepresan kullanmadan, bir ttunacak dal aramadan  vazgeçmeyi, bir başarı adlediyorum..gamsız ve umursamaz değilim ama batmadan evvel (ölmeden) gemimdeki ağırlık yapan ne varsa atmayı diliyorum kendimden. zira 33 öncesi  her bi imtihanımdan   pişmanlık duymak bir vicdan gereğidir ama kendime  azap çektirmek asıl  vicdansızlık zannımca , evet evet kendime karşı bir vicdansızlık .evet apaçık  hatalar, benim için en iyisi ne ise O’nu  bulmam ve mıknatıs gibi çekmem  için konulmuş yön levhaları gibi idi.geçen zamanın  ‘’BENSİZ ‘’ geçmesine üzülürüm fakat üzülmeyi alışkanlık haline getiremem! NİTEKİM ŞU Bİ GERÇEKTİR , sürekli arkasına bakan asla önünü göremez, umudu  olmalı yetiştirdiğimiz her çocuğun , amacı  olmalı  ve kendine karşı yüksek bi inancı olmalı . en büyük vicdansızlıktır, kendini hor görmek, kendini hiç etmek . birinci alışkanlığınız inancınız olsun, kendinize karşı sevginiz ve inancınız . gelecek kaygısı ile de hayatınızı paranoyalarla süslemeyin. bir alanda veya bir kaç alanda başarısız olmanız sizi genel bir başarısızlık içerisine sokmaz .sadece size uygun, sizin yetenekli olduğunuz ve çabanızın neticesi olacak başka alanlar seçin . bir insan bir dünyadır ve etrafta bir çok dünya var, herkesin yerküresi, iklimi ve bitki örtüsü bir değildir ..bu da aslında kendinizden başka bir tane olmadığının bir örneğidir . kendinize zaman verin, kendinizi keşfetmeye çalışın ve kendiniz için yaşayın. ben başlı başına bir dünya olduğumu yeni yeni keşfettim. Kafamdaki  planlara  yetmeyecek kadar  kısacık hayatı ne pahasına olursa olsun kana kana içmeyi asıl şimdi öğretesim var sana bebeğim . çocuklarımıza gezegenden nasıl tat alınacağını  öğretmek için  önce benim tadına varma lazım sanırım.bana müsaade . herkese iyi seyirler .

03 Ocak 2022

2022 mi o gelen ?

pandemi kapanmaları boyunca herşeyolog olduğunuz kişisel gelişmeleriniz bittiyse yeni devrin artık ''geçim'' derdi olduğu yeni türkiyeye hoşgeldik.2022 nin ilk sürprizi hayatımıza yüzde bilmem kaçlarla bodoslama giren elektrik zammı idi.evdeki küçücük çocukların aman anne yeaaa diye trip atması gereken yaşlarında, beyin göçünün 10'lu yaşlara indiği çocuklarımız boşa yanan odaların ışığını üşengeç kimliklerinden bile çıkıp kalkıp kapatır oldular.her şey tamam ok de ,  üç tarafı denizle kaplı , tohumu taşa atsan taşın filizleneceği tarımın cenneti, yirmiden fazla madenin olduğu, kar yağmur güneş nem hepsinden nasiplenildiği, cahil ve fakir kalmanın imkansız olması gereken  bir toprağın vatandaşı olduğumu; fakat aşırı özgüvenli cahiller tarafından kuşaklar boyu altından kalkamayacağımız bir yıkıma sürüklendiğimizi düşündükçe  kafamın içinde sürekli rengin / aldatıldık çalması normal mi?istemeden var olup, istemeden ölecek olduğumuz  gezegendeki yaşamımızda  hayal ettiğimiz olgunluk yaşlarımız ile hayatın bizi  yaptığı ''şey'' arasında kalakalan bir boşlukta sıkışmamak için bir şeyler yapmalıyız.insanoğlu rahatsız olduğu konumdan kurtulabilir.asıl ürkütücü olan rahatsızlık duyduğu şeyi/yeri  kanıksamasıdır.hani ruhun büyük isyan içinde ama sana yaşatılanı kanıksamışsın ve artık çaba göstermiyorsun.ben dahil çevremdeki herkes bu durumda.elleridneki akıllı telefonlardan doları altını olmadığı halde güncel iniş çıkışı takip edip, normal hayat gereksinimlerini azaltarak yaşamaya endeksleniyor..neyse ki yılın ilk günü nasıl geçerse öyle devam edermiş inancıyla ilk günlerimi sakin huzurlu yürüyüşlerle geçirdim..hazcı mutluluk kafasından çıkıp amaçlı mutluluk felsefesinde ilerlemek niyetindeyim.bir kaç hedef belirledim.maliyetsiz salt benim çabama bağlı.yapabilirm dediğim anda 10 milyar sinir hücremin benim içn hedefe odaklanmaya başladığını düşündükçe  inancım çoğalıyor. kuantumcular tarafından kandırılmıyorsam tabi ki :)) 

22 Ekim 2021

zaman



 


Al işte.. incirin de zamanı geçti..deniizinde .kumun da..yakan günşinde..Benim uykularıma batan şey "zaman" artık biliyorum bunu.bi çok korkuyu sıyırıp atmışken artık oh nihayet derken yeni bi korku evet verilen zamanı ömrü gezegeni aklı duyguyu coşkuyu tutkuyu eğriyi doğruyu dostun omzunu kaliteli yaşayamamak.yetişememek..ömre akıldakileri sığdıramamak..sanki daha çok kuş yuvası börtü böcü görmem lazım.daha çok her medeniyetten çocukla tanışmak 100 sene de görsem denizlere göllere doymayacağım sanki.anne babaya kardeşe her bi sevdiğine yüzbin kez sarılmak gerek sanki.yaz aylarının ikindi vakti güzelliğine.dağdan ot toplayıp satan nine samimiyetine.yolun sonunda yeterince doydum sevgili gezegen hadi bana müsaade diyememe korkusu sardı dört bi tarafımı.bu bende bi nevi zamanla savaş .zaman algısı artık çözmem gereken arap saçım gibi oldu.hemde onun karşısındaki acizliğimi kabul ede ede. evrendeki en büyük gösteri sen aklını keşfettiğin an başlar diyordu s. freud bi yerde . bunu okuduğumdan beridir benim bu dünyadaki serüvenim kendimle ilişik başlamıştı. çok değil yakın zaman evvel. fakat bir de anne olup insan yetiştirirken ki evrilen benden içeri bi ben daha var. o zaman yolculuğunda, namütenahi bi açlıkla öğrendiğim (tek başına öğrenip bu defa da çevrendekilerle savaşmak aptalca gelse de ) zehirli insan ve uyuşturucu etkili ezberlerden silkinmeye toplumsal kangrenlerle mücadeleden, taa hakkımı arayabilir hale gelmeeye kadar bi dünya egzotik macerama tanığım.çevremdeki her üretim, işitsel görsel ve zihinsel olarak hayatta nereye doğru çiçek açmakta olduğumu öğretti nitekim bana. üslubun kimlik olduğuna inandığım basit ve nezih bi bakış açısı hakim bende .çünkü Yaşam insan ırkından da büyük değil mi aslında?Mineral krallığı , bitki krallığı , hayvan krallığı , en son  insan krallığı .Sondan başa hepsi birbirini kapsar ve aşar. Sen ağaçtan, bitkiden, topraktan , kediden ve kuştan oluşuyorsun.ne bu mikrop tantanası allah aşkına?Günahsız olan ilk taşı atsın hadi.Zaman nasılsa hepsini , her şeyi sıfırlayacak! Yaklaşık 14 milyar yıldır kürenin var olduğu 300 bin yıldır da insanoğlunun var olduğu ve ortalama 70 80 senelik ömrünün olduğu bu gezegende sana ikram edilmiş zamanını kimle neyle hangi işle hangi coğrafyada hangi amaçla heba ettiğinin birgün  faturası önüne serildiğinde  , ‘’buna değerdi’’ diyebilmek  tamamen senin seçimin. hık diyeceğim o kendi kıyametim olacak olan vakte dek, yaşam amacımın içinde yüzmüş olurum umarım..tıka basa dolu bir otobüste nefes almakta zorlana zorlana euronun 11,18 i nasıl da geçtiğini tartışan dedeler eşliğinde  işe giderken yazmayı  burada noktalıyorum..neydi..Benim uykularıma batan şey zamandı artık biliyorum ..o kapitalist düzenin kalitesizleştirdiği, çöp ettiği zaman.. evrenin başlangıcında, 13 küsür milyar yıl önce big bang ile ortaya çıkan bir foton, halen yol alıyorsa eğer, sıfır salise yaşındadır yazıyordu biyerde . sonradan ortaya çıkan diğer tüm fotonlar gibi, bu sabah yüzüne çarpan o gün ışığı gibi .. otobüsten kendimi atar atmaz yüzüme vuran  o güzel gün ışığından günaydın ! 

 

 

 

 


17 Temmuz 2021

yalnızlık manifestosu


 anne elinde starbucks poşeti var yoksa bensiz yalnız  gidip kahve mi içtin? dedi şu şipşaktan az evvel. yalnızlıktan ne çok korkuyor insanlar.halbuki benim enn sevdiğim şey bi başıma bişeyler yapmak. ne olduğunun önemi yok herşey olabilir. en beklediğimde bi başıma (inciri paylaşmam zor) mahallemdeki ne kadar incir ağacı varsa tespit edip izin alıp hunharca yemek 😂🙈gez yürü ağla gül eğlen sinema alışveriş market manav ne farkeder, yeter ki bi başıma devinim halinde olabileyim valla.(bu kısımları  rahat yazıyorum çünkü dünya zaten uzuuun yazılarımdan nefret ediyo olabilir 🙄) yalnızlığın kökü yalın olma halinden geldiğine göre niye sorun olarak yerleşmiş onu da  bilmem.🙄biraz yalnız kalmak istiyorum dediğinde bi ürkerler.çünkü bu tip bireyleri yönetmek takip etmek güçleşir.bireyin yok olmasını emreder örneğin totaliter devletler.gücün gözü üstünde, abiler seni takip ediyo gibi gibi yalnız kalmak yasaktır mesela tarikatlarda.ingilterenin de yalnızlık bakanlığı var ohooo😯yalnız kaldığımız tek yer bence tuvalet.ama toplu mekanlarda  artık örülmüş duvar yok  gölgenin sesinin apaçık olduğu incecik paravanlar var.yani yalnız hala değilsin kontrolü sıkı tut bebek 🙈😂hem şu sobalar ne zaman kalktı her odaya kalorifer geldiiii o zaman herkes odasına çekilip, ben bireyim naraları atılmaya  başlanmadı mı evlerde 😂yalnızlık tercih mi edildiğinde huzur verir? mahkum kalındığında mı? kalablıklar içinde herkes yalnız hissetmiyomu allah aşkına? heryer mantar gibi üreyen kişisel gelişimciyle dolu değilmi? sadece bizim kişisel gelişmemizin anlamı ne peki?gelişmiş kişi gelişmiş topluma ihtiyaç duymaz mı.kendisini var edebilecek, kendisini anlamlandırabilecek bereketli bi toprak arıyor.ee bulamayınca?yalnızlığı tercih ediyor.evet şifre burda.tercih edildiğinde huzur veriyor. ısınma turlarında olduğumuz kültürel değişim zamanlarındayız bence.insanın bu dünyada yalnızlık yada bayağılıktan başka  seçeneği yoktur demiş arthur. bayağılıktansa yalnızlık benim ciğerimin köşesidir. bi başınıza kalın çünkü 2 baş oldunuzmu düşünemiyorsunuz vır vır bayağılılık dedikoduları akortları bozuyor. bi başına düşünebilmek şahane . o halde napıoruz  bi başımıza  starbucksa kaçıyoruz. e günaydın❤️

25 Haziran 2021

misafirhânemin adı

 misafirhanemin adı,

 ağzımın tadı,

damağımın kekremsi hissiyatı, 

incirimin çıt çıt çiğnediğim her bi tanesi, 

ekmeğimin kızarmış köşesi,

yeşil çekirdekli yamuk domatesim,

zeytinimin kekiklisi, 

uykumun en rem hali, 

çayımın bergamotlusu, 

rüzgarımın  deniz kokulusu, 

evimin tül perdelisi, 

zihnimi çepeçevreleyen namütenahi  yolculuğum ..

benim dünyam.. 


bu bir deliliğe methiye

  Artık burada insan kendisini,( özgürlüğün dejenere olduğu   bir topluluk içinde ) yaşamdan kopuk ve   yabancı hissediyor. hele ki , ingili...